Bir estetik operasyon veya cerrahi müdahale sonrası istenmeyen sonuçlarla karşılaştığınızda, doktorunuzun "Bu bir komplikasyon" savunması her zaman doğru olmayabilir. Hukukumuzda "Malpraktis" (Doktor Hatası) ile izin verilen riskler arasında ince bir çizgi vardır. Özellikle burun, saç, diş gibi estetik işlemlerde doktorun "Sonuç Taahhüdü" (Eser Sözleşmesi) altında olduğunu ve istediğiniz sonucu yaratamazsa tazminat ödemek zorunda olduğunu biliyor muydunuz? Alelacele imzalatılan "Aydınlatılmış Onam" formlarının geçerliliğini ve tazminat haklarınızı bu yazıda inceledim.

Daha güzel bir burun, daha gür saçlar veya Hollywood gülüşü için bir kliniğin kapısını çaldınız. Ya da basit bir cerrahi işlem için ameliyat masasına yattınız.
Ancak uyandığınızda veya sargılar açıldığında karşılaştığınız tablo, hayal ettiğinizden çok uzaktı. Vücudunuzda kalıcı izler, geçmeyen ağrılar veya estetik deformasyonlar oluştu. Doktorunuza sorduğunuzda ise o sihirli kelimeyi duydunuz: "Bu bir komplikasyon, olabilir böyle şeyler."
Peki, gerçekten öyle mi? Tıpta her kötü sonuç "kader" midir? Hukuk sistemimiz, "Malpraktis" (Doktor Hatası) ile "Komplikasyon" (İzin verilen risk) arasına kalın bir çizgi çeker. Ve çoğu zaman o "kader" denilen şey, aslında tazminat gerektiren bir ihmaldir.
Hukukta kural şudur: Doktor, hastanın iyileşmesini garanti edemez (estetik hariç, ona geleceğiz). Ancak doktor, tıp biliminin standartlarına uygun, özenli bir tedavi uygulamayı taahhüt eder.
Yargıtay, bu ayrımı yaparken Adli Tıp Kurumu raporlarını esas alır. Yani "Bence doktor hatalı" demek yetmez, tıbbi kusurun ispatı gerekir.
Burası davanın renginin değiştiği yerdir. Normal bir kalp ameliyatında doktor "Seni kesin iyileştiririm" diyemez. Ancak; Burun estetiği, saç ekimi, diş protezi, göğüs estetiği gibi operasyonlarda durum farklıdır.
Yargıtay'a göre estetik müdahaleler, "Vekalet Sözleşmesi" değil, "Eser Sözleşmesi" niteliğindedir. Bu ne demek? Estetik cerrah, size bir "sonuç" vaat etmiştir (Burnun şöyle olacak, saçın böyle çıkacak). Eğer ortaya çıkan sonuç, vaat edilene veya tıp standartlarına uymuyorsa; doktor "Ben elimden geleni yaptım" diyerek kurtulamaz. Sonucu yaratamadığı için tazminat ödemek zorundadır.
Ameliyattan 5 dakika önce önünüze 10 sayfalık, karınca duası gibi yazılmış bir kağıt konur: "Okudum, anladım, kabul ediyorum." Çoğu hasta bunu okumadan imzalar.
Hastaneler, bu imzayı alarak her türlü sorumluluktan kurtulduklarını sanırlar. Oysa Yargıtay çok nettir: "Matbu (standart) formlarla alınan onam geçersizdir."
Doktorun sizi karşısına alıp; ameliyatın risklerini, alternatiflerini, olası kötü sonuçlarını sizin anlayacağınız dilde anlatması ve bunun "hastaya özel" olarak tutanağa geçirilmesi gerekir. Eğer size "ses kısıklığı riski" anlatılmadıysa ve sesiniz kısıldıysa; bu bir komplikasyon bile olsa, aydınlatma yükümlülüğü ihlal edildiği için tazminat kazanırsınız.
Hatalı tedavi mağduruysanız şunları talep edebilirsiniz:
Sağlık hukukunda süreler, işlemin yapıldığı yere göre değişir:
Sağlık, telafisi en zor olan varlığımızdır. Bir doktor hatası veya hastane ihmali yüzünden hayatınız karardıysa, bunu "kader" diyerek kabullenmek zorunda değilsiniz.
Özellikle estetik operasyonlarda "memnuniyetsizlik" sübjektif bir kavram değildir; hukuki bir haktır. Elinizdeki epikriz raporları, onam formları ve fotoğraflarla birlikte bir avukata danışarak hak arama sürecinizi başlatın.
Av. Sami IŞILAK Hukuk & Danışmanlık (Bu metin bilgilendirme amaçlıdır, hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Detaylı bilgi için iletişime geçebilirsiniz.)